Şehirler yıkılmıştı o gece ve insanlar o şehirlerin altında kaldılar.
Böyle bir yıkımın yoktu eşi benzeri dünyada. Sanki 10 şehir değil de,
10 dünya çökmüştü ülkeme. Herkes yardım diye bağırıyordu bağırabildiği her
yerden belki hepsinin değil ama birçoğunun yardım çığlığını birileri duyuyor,
birileri görüyor, birileri okuyordu ama kimsenin elinden bir şey gelmiyordu.
Göz göre göre, bir insanı kaybetmek, bir ülkenin mahvoluşunu izlemek,
çaresizlik ne demek o gün öğrendim.
İnsanların üzerine onlarca kat, tonlarca ağırlıkta binalar
çökmüşken; beton ve demir yığınlarının altında eziliyorken bile bazıları hayata
tutunmayı başarmış, hayattayız, buradayız, yardım edin diye seslenişleri
duyulmalarına rağmen yeterli ekip bulunmadığı için can veriyorlardı.
Koskoca binanın altında değil çaresizliğin altında ezilerek ölüyorlardı sanki. İnsanlar göçükten çok, elini tutan olmadığından nefessiz kalıyorlardı. Gözler önünde insanlar kaybediliyor, son nefesler veriliyor, şehirler yok oluyor ama kimse bir şey yapamıyordu. Çaresizlik ne demek işte o zaman anlattı kendini. Deprem bölgesinde olmamama, içimizin dolu, yazılacak çok şeyin olmasına rağmen yazamıyorum. Ağlamaktan gözlerim yanıyor.
Belki bedenim değil ama ruhum sanki enkaz altında kalmış gibi.
Yazılan tarih: 9.02.2023
Saat: 03.59
Yer: Muğla
Depremin olduğu tarih: 6.02.2023
Saat: 04.17
Yer: Kahramanmaraş, Gaziantep, Malatya, Diyarbakır, Kilis, Şanlıurfa,
Adıyaman, Hatay, Osmaniye, Adana
Deprem bölgesindeki insanlardan;
*“Adıyaman yıkılmamış, Adıyaman bitmiş”
*“Ablam içerde, eniştem içerde, amcamın torunu, amcamın
oğlu, iki torunum, bir oğlum, bir gelinim içerde.
Afad nerde? Devlet nerde?”
*“Hiçbir şey yok, ne olur buna yardımcı olun ya. Hatay’ımız
güzel, kadim bir şehir, güzel bir şehir ama gitti o güzellik.”
“Bu devletten beklediğimiz bu değildi”
-BBC News Türkçe
Sokaklarda insan cesetleri “Artık Antakya diye bir yer yok.”
-T24
Yorumlar
Yorum Gönder